top of page
Ara

BEŞİKTAŞ JK

Beşiktaş, 1903'te kurulan Beşiktaş Jimnastik Kulübü'nün, 1911 yılında faaliyete geçen futbol takımıdır. Siyah beyazlı ekip, iç saha karşılaşmalarını 41.903 kapasiteli Vodafone Park'ta oynamaktadır.

1902 sonbaharında Beşiktaş Serencebey Mahallesi'nde, o zamanın Medine Muhafızı olan Osman Paşa'nın konağının bahçesinde, 22 kişilik genç grup, haftanın bazı günlerinde toplanıp jimnastik hareketleri yapmaktaydı.


Şhaplı Osman Ferit Paşa'nın oğulları Mehmet Şamil Şhaplı ve Hüseyin Bereket ile mahalledeki birkaç genç, aletli ve aletsiz jimnastik, barfiks, boks, güreş, halter gibi spor dalları ile ilgilenmekteydi.


O dönemde, siyasi nedenlerden ötürü toplanma, örgütlenme gibi olaylara karşı, şehrin birçok yerinde hafiyeler kol gezmekteyken, Serencebey'de bir araya gelen bu 22 kişilik grup da, hafiyelerin yaptığı bir baskın sonucu karakola düşmüştür.


Bu sporcu gençlerin bir kısmının saray erkanına yakın olması, ayrıca o dönemlerde kötü gözle bakılan futbolu oynamayarak sadece beden hareketleri yaptıklarını belirtmeleriyle gergin durum yumuşamıştır.


Hatta saray çevresinden Şeyhzade Abdülhalim bu sporcuları desteklemeye ve sık sık antrenmanları seyretmeye, ünlü boksör ve güreşçi Kenan Bey de antrenmanlara gelerek güreş ve boks hareketleri göstermeye başlamıştır.


Daha sonra isimlerini Osmanlı Beşiktaş Terbiye-i Bedeniye Mektebi olarak değiştirmişlerdir.


II. Abdülhamit ise kulübün belirtilen spor dalları ile uğraşmaları için özel bir ferman çıkararak faaliyetlerine izin vermiştir.


1903 yılının Mart'nda, özel izinle Beşiktaş Bereket Jimnastik Kulübü kurulmuştur. Mehmet Şamil Şhaplı, kulübün ilk başkanı, Hüseyin Bereket ise ilk genel sekreteri olarak seçilmiştir.

Kulüp ismini ise Şhaplı Osman Ferit Paşa'nın dedesi olan Mirzaiko Bereket Bey ve babası Bereketiko Hasan Bey'den almıştır. Şhaplı Osman Ferit Paşa, 1870'lerin sonunda Beşiktaş Serencebey yokuşundaki konağını satın almış ve kulüp bu konakta kurulmuştur.


1908'deki İkinci Meşrutiyet ile birlikte, sportif faaliyetlere biraz daha serbestlik tanınmıştır.


Edirne'de bulunan Fuat Balkan ve Mazhar Kazancı, 31 Mart 1909 tarihinde İstanbul'da yaşanan 31 Mart İsyanı sebebiyle Hareket Ordusu ile birlikte İstanbul'a gelmiştir.

Siyasi olayların yatışmasının ardından, eskrim hocası olan Fuat Balkan ile güreş ve halter sporu başta olmak üzere çeşitli spor dalları ile uğraşan Mazhar Kazancı, Serencebey'de jimnastik yapan grupla birlikte spor faaliyetlerini icra etmeye başlamışlardır.

Fuat Balkan'ın, Ihlamur'da bulunan evinin alt kısım kulüp binası yapılarak; kulübün adı Beşiktaş Osmanlı Jimnastik Kulübü olarak değiştirilmiş, 13 Ocak 1910 tarihinde, Beyoğlu Mutasarrıfı Muhittin Bey, Beşiktaş Osmanlı Jimnastik Kulübü'nü tescil ettirmiştir.

Böylece Beşiktaş, tescil edilen ilk Türk Spor Kulübü olmuştur.


Kulübün tescil edilmesinden sonra, semtin gençlerinin bu spor kulübüne olan ilgisi büyümüş ve spor yapan üyelerin sayısı bir anda 150'ye yükselmiştir.


Daha sonra, Ihlamur'da bir evin alt kısmında yer alan kulüp merkezi de Akaretler'deki 49 numaralı binaya, sonradan ise 84 numaralı binaya taşınmıştır. Bu binanın arkasında bulunan bahçe ise 600 altın harcanarak spor sahasına dönüştürülmüştür. Böylelikle kulüp, düzenli bir lokale, tesise ve sporculara sahip olmuştur.


Uzun yıllardır yapılan araştırmalar ve çeşitli kaynaklardan toplanan bulgular neticesinde; bilindiği üzere Beşiktaş'ın ilk renklerinin kırmızı beyaz şeklinde olduğu, ancak Balkan Savaşı'nın kaybedilmesinden sonra şehit düşen, yaralanan veya esir edilen 340.000'den fazla askerin yasını tutmak amacıyla renklerin karartılıp siyah beyaz olarak değiştirildiği yazılmaktadır.

Ancak Beşiktaş Yönetimi, 100. yılını anlatan belgesel için yaptığı çalışmalara dayanarak, Beşiktaş'ın kırmızı rengi hiç kullanmadığını, kuruluşundan itibaren siyah beyaz renkleri benimsediğini iddia etmektedir.


İlk zamanlar ferdî sporlar yapılması sebebiyle kulüp için herhangi bir forma rengine ihtiyaç duymamış fakat sporcu sayısının gittikçe artması sebebiyle, Mehmet Şamil Bey, kurucular heyetini toplamış ve okul zamanlarında kullandığı ve okulunun renklerini taşıyan bir rozeti heyete göstererek, buna benzer bir rozet yaptırılması gerektiği fikrini kabul ettirmiştir.


Bu toplantıda kulübün renkleri de sonradan değiştirilmiş renklere sadık kalınarak siyah ve beyaz olarak belirlenmiştir.


Beşiktaş'ın ilk rozetine, Fransız mektebinin rozetinden esinlenilerek miladi yıl olarak 1903, üst bölüme Eski Türkçe (Osmanlıca) بشكطاش (Beşiktaş) yazılırken, sağ tarafa ژ(j), sol tarafa da ق(k) harfleri koyulmuştur.

Rozetin arka kısmında İstanbul'da yapıldığı yazmakta, iç kısmında ise rozeti yapan kişinin mührü bulunmaktadır.

Rozetteki armada yer alan yıldız altı köşeli olarak tasarlanmıştır.


1908 yılındaki İkinci Meşrutiyet'e kadar altı köşeli bu yıldız kullanılmıştır. Bu rozet, İskender Yakak tarafından, kulübün Onursal Başkanı Süleyman Seba'ya hediye edilmiştir.


Beşiktaş'ın armasında yer alan ilk beyaz çizgi 1'i; 3 siyah çizgi 3'ü; ve ikinci beyaz çizgi de 1'i temsil etmektedir. Amblem 9 bölümden meydana gelmiştir.


Yukarı kısımda yer alan dört numara yan yana yazıldığında, rumi takvimde kulübün kuruluş yılı olan 1903 sayısına denk gelen ١٣١٩(1319) sayısı ortaya çıkmaktadır.

Beşiktaş, ilk tescil edilen kulüp olması sebebiyle, armasında Türk bayrağını taşıma hakkı kazanmıştır.


Türkiye'de kurulan kulüplerin hemen hepsi spor kulübü olarak kurulmuşken, Beşiktaş, bir jimnastik kulübü olarak faaliyetlerine başlamış ve futbol, o dönemlerde bu spor dalına kötü gözle bakılması sebebiyle önemsenmemiştir.


Beşiktaşlı sporcuların, Valideçeşme'den Taşkışla'daki bir yangının alevlerini fark edip o bölgeye gitmeleri sonucunda kulüp futbolla tanışmış olur... Şöyle ki, yangının olduğu yerde futbol oynayan İngiliz gençlerini görüp seyretmeye başlayan sporculardan Katip Tevfik, önlerine düşen futbol topunu kaçırmıştır.


Beşiktaşlı sporcular İngilizlerden kaçırdıkları bu topu, Valideçeşme'de Refik Osman'ın evinin bahçesine saklamışlardır. Bu top, Beşiktaş Kulübü'nün ilk futbol topu olmuştur...

Ancak bu olay tam anlamıyla Beşiktaş'ta futbolun başlamasına vesile olmamıştır. Beşiktaş'ta ilk futbol faaliyetleri, İkinci Meşrutiyet'in ilanından kısa bir süre sonra, 1911 yılının Ağustos'unda başlamıştır.


O yıllarda kulüp bünyesindeki atlet ve jimnastikçilerin futbola olan ilgileri artmış ve kendi aralarında futbol maçları yapmaya başlamışlardır. Beşiktaş'ın yakınlarında, Valideçeşme ve Basiret adında iki farklı futbol takımı kurulmuştur.


Valideçeşme takımının kurucusu ve başkanı olan Ahmet Şerafettin Bey, Beşiktaş semtinde kurulan bu farklı takımların tek bir çatı altında birleşmesini istemiştir.

Bu sebeple, 1911 yılının Ağustos Ayı'nda kurduğu Valideçeşme kulübündeki futbolcularıyla birlikte Beşiktaş Kulübü'ne katılmıştır.


Daha sonra, Ahmet Şerafettin Bey'in girişimleriyle Basiret Takımı da Beşiktaş'a dahil olmuş ve böylece Beşiktaş Jimnastik Kulübü'nün futbol şubesi resmi olarak faaliyete başlamıştır.


Beşiktaş'ın ilk futbol takımı, Resul, Rıdvan, Behzat, Dr. Sabri, Kâzım, Sadi, Dr. Mehmet, Asım, Şeref, Dr. Ali ve Fahri'den oluşmuştur. Bu ilk takımın malzemeleri ise İpekçi İhsan adında bir sporsever tarafından karşılanmıştır.


Beşiktaş'ta yeni kurulan futbol dalı çok sevilmiş ve ikinci, üçüncü takımlar kurulmuştur. Ancak bu yeni dalın kulüpteki diğer dalların önüne geçmesi sebebiyle, kulüpte huzursuzluk çıkmıştır.


Ahmet Şerafettin Bey ise bu huzursuzluk sebebiyle Beşiktaş'tan ayrılarak kendisiyle beraber gelen bazı futbolcularla birlikte Sebat Kulübü isminde yeni bir takım kurmuştur.

Bir süre sonra eski Beşiktaşlıların kurduğu bu kulüp, Beşiktaş ile karşılaşmış ve 3-2 galip gelmiştir. Bu maçın ardından Beşiktaşlı yöneticiler Ahmet Şerafettin Bey'i tekrar Beşiktaş'a dönmeye ikna etmişlerdir.


Beşiktaş'ın futbol faaliyetlerine başlamasından kısa bir süre sonra Balkan Savaşı ve ardından I. Dünya Savaşı'nın başlaması nedeniyle kulüp bünyesindeki sporcular orduya katılmış; Ahmet Şerafettin Bey yedek subay olarak Romanya'ya gitmiştir.

Savaş döneminde Beşiktaş kadrosundan 8 oyuncu hayatını kaybetmiştir.

Bu dönemde kulüpteki spor faaliyetleri durma noktasına gelmiştir...


I. Dünya Savaşı'nın bitmesinin ardından, savaşta sağ kalan sporcular tekrar kulübe dönerek spor faaliyetlerine devam etmişlerdir. Ancak o dönem de İstanbul, yabancı kuvvetlerin hakimiyeti altında olduğundan pek çok olumsuzluk baş göstermiştir.

Kulüp bir dönem Köyiçi'ndeki bir Rum kilisesinin karşısındaki binaya taşınmıştır.

1918 yılındaki Mondros Mütarekesi ile birlikte kulüp bir grup azınlık tarafından yağmalanmış; o güne kadar kazanılan birçok madalya ve şilt bu yağmalama sonucu kaybolmuştur. Mütakere ile birlikte Romanya'daki görevinden dönen Ahmet Şerafettin Bey, durma noktasına gelen futbol faaliyetlerini tekrar güçlendirmeye başlamıştır.


1919 yılında, Beşiktaş ve birkaç takım daha Cuma Ligi'ne katılmak için başvuruda bulunmuşlar, ancak Lig Tertip Komitesi tarafından lige katılma isteği kabul görmemiştir.

Bunun üzerine Ahmet Şerafettin Bey, Cuma Ligi'ne kabul edilmeyen diğer takımların idarecileriyle birlikte İstanbul Türk İdman Birliği Ligi isminde yeni bir lig kurmuştur.


Beşiktaş, 10 takımın yer aldığı ligin ilk sezonunda, Hilal, Kumkapı, Altınörs ve Türkgücü takımlarıyla birlikte A Grubu'nda yer almıştır.

B Grubu'nda ise Darüşşafaka, Vefa, Üsküdar, Beylerbeyi ve Haliç takımları bulunmakta idi. Beşiktaş, A Grubu'nu 12 puanla lider bitirmiş ve B Grubu'nu aynı puanla lider bitiren Darüşşafaka ile 23 Temmuz 1920 tarihinde final maçında karşı karşıya gelmiştir.

Maçı 2-1 kazanan Beşiktaş, tarihindeki ilk şampiyonluğunu elde etmiştir.


Bir sonraki sezonda, 3 yeni takımın daha lige katılımıyla tek grupta 13 takım mücadele etmiştir.

Beşiktaş, önceki sezon olduğu gibi bu sezonda da 12 puan toplamış ve ligi şampiyon olarak tamamlamıştır.

1921-22 İstanbul Pazar Ligi Şampiyonu Beşiktaş Kadrosu (Ortada fesiyle birlikte 28 yaşındaki Ahmet Şerafettin Bey)

Siyah beyazlılar, 1920'de azınlık takımlardan oluşan Pazar Ligi'ne de ilk defa katılmıştır.

Bu ligde yalnızca iki Türk takımı; Beşiktaş ve İttihatspor mevcuttu.

İlk sezonda İttihatspor şampiyon olurken, Beşiktaş 2. olmuştur.


Sonraki sezon, İttihatspor, kadrosundaki oyuncuları Galatasaray'a kaptırınca ligde başarı elde edememiştir.

Beşiktaş ise 14 maçta 10 galibiyet 4 beraberlik elde ederek şampiyonluğa ulaşmıştır.


Türkiye'de düzenlenen ilk resmi lig olan İstanbul Futbol Ligi'nin ilk sezonuna Beşiktaş takımı da katılmıştır.


Türkiye Futbol Şampiyonası'nda İstanbul bölgesini temsil edecek takımın belirlenmesi amacıyla 24 Temmuz 1924 tarihinde bir toplantı düzenlenmiştir. Toplantıya katılan 18 kulüp, maçların eliminasyon sistemiyle, 31 Temmuz'da başlayıp, 17 Ağustos tarihinde bitirilmesine karar verilerek fikstür belirlenmiştir.

1923-24 sezonu İstanbul Futbol Ligi şampiyonu Beşiktaş kadrosu

22 Ağustos günü oynanan final maçında Galatasaray ile karşılaşan Beşiktaş, karşılaşmayı 2-0 kazanarak lig şampiyonu olmuştur.


Böylece ilk resmi İstanbul şampiyonluğunu Beşiktaş kazanmıştır.




Bu şampiyonluktan sonra, 1924 yılında Türkiye Futbol Şampiyonası'na katılma hakkı kazanmıştır.

İlk maçında Eskişehir Demirspor'u 6-2 ile geçen Beşiktaş, ikinci maçta Harbiye'ye 2-0 yenilerek elenmiştir.

Beşiktaş, 1928-29, 1929-30 ve 1930-31 sezonlarında ligde 3. sırayı almıştır.

1933 yılında, Beşiktaş'ın futbol şubesini kuran Ahmet Şerafettin Bey hayatını kaybetmiştir.


1933-34 İstanbul Futbol Ligi şampiyonu Beşiktaş kadrosu. Sağdan dördüncü sırada sezonun gol kralı Hakkı Yeten.

Çırağan Sarayı'nın bir bahçesi olan ve Beşiktaş tarafından Milli Emlak'tan kiralanan ve daha sonra tamamlanarak 1933 yılında hizmete açılan Şeref Stadyumu'na, Ahmet Şerafettin Bey'in ismi verilmiştir.

Beşiktaş, 11. İstanbul Futbol Ligi'nde sezonu şampiyon olarak tamamlamış ve uzun bir aradan sonra tekrar şampiyonluğa ulaşmıştır.

Bu şampiyonlukla birlikte 1934 yılında düzenlenen Türkiye Futbol Şampiyonası'na katılma hakkı doğmuş; Altay takımını 3-1 mağlup ederek tarihinde ilk kez Türkiye Futbol Şampiyonası'nı kazanmıştır.


1935-36 sezonunda, Beşiktaş'ta iç karışıklıklarla başlamıştır...


Bu dönemde kulüp içerisindeki çekişmeler sebebiyle dağılma noktasına gelen takım, eski başbakanlardan Recep Peker'in kulübe fahri başkan olmasıyla tekrar toparlanmıştır.

Sezonu ise şampiyon olan Fenerbahçe ve 2. Galatasaray'ın ardından 3. sırada tamamlayabilmiştir.


Beşiktaş, 1937-38 İstanbul Futbol Ligi'nin sonunda, Güneş ve Fenerbahçe takımlarıyla birlikte ligi 24 puanla bitirmiştir.

Bu dönemde acele ile toplanan Futbol Heyeti, ligde ilk kez atılan golün yenilen gole bölünmesi esasına dayanan averaj hesaplamasına başvurmuştur.

Yapılan hesaplamada, Güneş 4.25, Fenerbahçe 4 ve Beşiktaş ise 3.66'lık averaja sahip olunca lig şampiyonu Güneş takımı olmuştur.

Beşiktaş bu karara itiraz ederek, 1934-35 sezonunda olduğu gibi şampiyonu belirlemek için maç oynatılmasını talep etmiştir. Ancak karar değişmemiş ve Güneş takımı şampiyon, Fenerbahçe 2. ve Beşiktaş ise 3. olarak ilan edilmiştir.


1938-39 İstanbul Futbol Ligi'nde, bir önceki sezonun şampiyonu Güneş SK, dağılmaya yüz tutmuş ve maçlara çıkamamıştır.

10 takım arasında çift devreli lig usulüne göre oynanan ligi, Beşiktaş namağlup olarak şampiyon bitirmiş ve 3. kez lig şampiyonluğunu kazanmıştır.

Elde edilen bu şampiyonlukla birlikte, 1939-40, 1940-41, 1941-42 ve 1942-43 sezonlarında da şampiyon olan Beşiktaş, üst üste 5 kez ligi kazanmıştır.



1943-44 sezonunda, şampiyonluğu Fenerbahçe'ye kaptırdıktan sonra, 1944-45 ve 1945-46 sezonlarında da liderliğe oturan siyah beyazlı takım, 8 yılda 7 kez şampiyon olma başarısı göstermiştir.



1949-50 ve 1950-51 sezonlarını da şampiyon olarak tamamlayan Beşiktaş, böylece profesyonelliğe geçişten önce oynanan ligin son şampiyonu olmuştur.



Ayrıca 1937 yılından itibaren Ankara, İstanbul ve İzmir liglerinde mücadele eden takımların katılımıyla organize edilmeye başlanan Milli Küme'de 1941, 1944 ve 1947 yıllarında, Başbakanlık Kupası'nda da 1944 ve 1947 yıllarında şampiyonluk yaşamıştır.


24 Eylül 1951 tarihinde, Futbol Profesyonel Talimnamesinin yürürlüğe girmesiyle birlikte futbol branşı resmi olarak profesyonelleşmiş ve 1952 yılında Türkiye'nin ilk profesyonel ligi olan İstanbul Profesyonel Ligi kurulmuştur.


1952'de düzenlenen ilk profesyonel lig, 8 takımın katılımıyla çift devreli lig usulüne göre oynanmış ve Beşiktaş, oynadığı 14 karşılaşmada yenilgi almadan, ilk profesyonel ligin ilk şampiyonu olmuştur.


1953-54 sezonunda da şampiyon olan siyah beyazlılar, sonraki sezon şampiyonluğu averajla kıl payı kaybetmiştir.


1956-57 sezonunda, Türkiye Futbol Federasyonu, Şampiyon Kulüpler Kupası'nda Türkiye'yi temsil etmesi için bir takım belirlemek adına "Federasyon Kupası" adı altında tüm Türkiye'den takımların yer aldığı Milli Küme mantığında bir ligi başlatmıştır.

Federasyon Kupası Şampiyonu Beşiktaş (1956-57)

Beşiktaş üç ön eleme maçını kazanarak İstanbul'u Galatasaray ile beraber temsil etmiştir. Siyah beyazlı ekip, ligin ilk sezonunda 10 maçın 8'ini kazanıp, 1 beraberlik ve 1 mağlubiyet ile şampiyon olmuştur.

Böylece 1957-58 Şampiyon Kulüpler Kupası'nda Türkiye'yi temsil etme hakkı elde etmiş, ancak federasyonun Beşiktaş'ın adını göndermemesi yüzünden bu hakkını kaybetmiştir.


1957-58 sezonunda, kendi grubunda 1. olan Beşiktaş, diğer grubun şampiyonu Galatasaray ile karşılaşmış ve iki maçı da 1-0 kazanarak bir kez daha şampiyon olmuştur.

Bu sefer TFF'nin hata yapmamasıyla 1958-59 Şampiyon Kulüpler Kupası'na katılmıştır.

Federasyon Kupası Şampiyonu Beşiktaş Kadrosu (1957-58)

İlk turda rakip Olimpiakos sahaya çıkmayınca iki maçı da hükmen kazanmıştır.

Bir sonraki turda geçen yılın şampiyonu Real Madrid ile eşleşen takım, Leandro Remondini yönetimindeki ilk maçta, deplasmanda rakibine 2-0 yenilmiş,

2. maçta ise 1-1 berabere kalmıştır.


O sezon kupayı yine Real Madrid kaldırmıştır.


1959'da, Milli Lig sistemine geçiş yapılınca, Federasyon Kupası 2 kez lige çıkan ve ligden düşen takımları belirleme amaçlı oynanmıştır.



Federasyon Kupası'nda sonra aynı sene "Milli Lig" adında bir lig daha kurulması kararlaştırılmış, bu lig ile birlikte profesyonel Türkiye 1. Ligi ortaya çıkmıştır.


1959-60 sezonunda, Andrea Kutik yönetimindeki Beşiktaş şampiyon olmuştur.

İkinci ve üçüncülüklerle geçen birkaç sezon sonrasında takım, Yugoslav çalıştırıcı Ljubiša Spajić ile 1965-66 ve 1966-67 sezonlarında şampiyonluğu yeniden yakalamıştır.



Önündeki 14 sene boyunca ligde şampiyonluk yaşayamayan Beşiktaş, 1967’de, Altay’ı 1-0 mağlup ederek elde ettiği Cumhurbaşkanlığı Kupası ile bir nebze teselli bulmuştur.


1968-69 sezonunda takımı, İsrail Milli Takımı'nın Eski Teknik Direktörü Milovan Ćirić çalıştırmıştır.

Sezona iyi bir başlangıç yapamayan ve birçok beraberlik alan Beşiktaş, yalnızca 2 hafta liderlik koltuğuna oturmuştur.

Derbilerde de istediği performansı sergileyemeyerek, Galatasaray'a 2-0 ve 1-0 kaybetmiş, Fenerbahçe'ye ilk maç 2-1 yenilip, ikinci maçta 1-0 galip gelmiştir.

Eski sezonlarını aratan, kötü bir gol performansı yaşayan takım şampiyonluk yolundaki rakipleri Galatasaray ve Eskişehirspor'dan da puan alamayınca ligi 3. tamamlamıştır.


1969-70 sezonunda, Beşiktaş bu sezona da bir yabancı teknik adam tercihiyle girmiş ve takımın başına Bulgar asıllı Krum Milev getirilmiştir.

FCM Bacău'dan Lica Nunweiller ve Dinamo Bükreş'ten Corneliu Popa takıma transfer edilmiştir.

İki oyuncu da Romanya Milli Takımı oyuncularıydı ancak Lica yalnızca 1 maçta forma giyerken, Popa hiç forma giyememiş, takıma katkı sağlayamamışlardır.

Sezona orta karar bir başlangıç yapan Beşiktaş, ilk yarıyı 5. sırada bitirmiştir.

İkinci yarı 8 maçlık bir kazanamama serisine kapılan takım, 10. sıraya kadar gerilemiştir. Bir yandan da yönetim değişiklikleri nedeniyle takımda huzursuzluklar baş göstermiş; istifa eden Milev'in yerini son 8 maç için iki sezon önce olduğu gibi Recep Adanır devralmıştır.

Siyah beyazlılar, ligi 10 galibiyet, 10 mağlubiyet ve 10 beraberlik ile bitirmiş, attıkları gol ve yedikleri gol de 26 olmuştur.

Bursaspor ve Galatasaray'la beraber 30 puanı paylaşan Beşiktaş, küme düşen Gençlerbirliği'nin 8 puan üstünde yer almıştır.


Derbilerde de çok başarılı olamayan Beşiktaş, Galatasaray'la 1-1 ve 0-0 berabere kalırken, Fenerbahçe'ye ilk maç 1-0 yenilmiş, ancak ikinci maçı 1-0 kazanmıştır.


1970-71 sezonunda, teknik direktörlüğe Rumen Dumitru Teoderescu getirilmiş, Teoderescu'nun yabancı tercihi de kendi memleketinden Arges Piteşti Takımı'ndan Ion Barbu olmuştur.

İlk 6 maçta 3 galibiyet 3 beraberlik ile başlayan Beşiktaş, daha sonra 9 maçta 1 galibiyet alabildiği bir performans ile şampiyonluk yarışından kopmuş, 2. yarı iyi sonuçlar alsa da durumunu düzeltemeyerek ligi 6. bitirmiştir.


1971-72 sezonunda, profesyonel ligin ilk sezonunundan sonra ilk kez bir Türk Teknik Direktör ile çalışma kararı alan takımın başına Galatasaray efsanesi Gündüz Kılıç gelmiştir.

Yabancı olarak da Finlandiya'nın FC Lahti takımından milli futbolcu Tommy Lindholm transfer edilerek kadro güçlendirilmiştir.

Beşiktaş, ilk yarıda derbilerdeki iyi performansına rağmen aldığı beraberliklerle ilk yarının sonunda averaj ile Galatasaray'ın ardından 2. olmuştur.

İkinci yarıya daha iyi bir başlangıç yapan takım, MKE Ankaragücü maçında Sabri Dino'nun sakatlanması ve Yusuf'un kırmızı kart görmesi ile maçı 1-0 kaybetmiştir.

Puan farkını düzeltmek için sonraki maç Galatasaray'ı yenmek zorunda olan Beşiktaş, bu maçı da kaybedince yarıştan iyice kopmuştur.

Ligin sondan bir önceki maçında Beşiktaş'ın beraberliği ile Kılıç istifa etmiş ve Beşiktaş'ı son maça eski kalecisi Necmi Mutlu hazırlamıştır. Sonuç olarak takım, 34 puan ile 4. sıraya yerleşmiştir.


1972-73 sezonunda, Abdullah Gegiç teknik adam koltuğuna oturmuştur.

Ancak ligin ilk haftası Boluspor'a deplasmanda yenilen takım, sonraki hafta Samsunspor'u yendikten sonra 9 maç berabere kalmış ve şampiyonluk yarışından erken kopmuştur.

Sezonun geri kalanında da şanssızlığı devam eden siyah beyazlılar, bu sezon 30 maçta sadece 14 gol kaydedebilmiş ve ligi 31 puanla 6. sırada tamamlamıştır.


1973-74 sezonunda takım, önceki sezonlardaki hayal kırıklıklarından sonra teknik direktörlüğe Metin Türel'i getirip, yeni transferlerle takımı yenilemiştir.

İlk yarı kıyasıya bir rekabet yaşanan ligde, Beşiktaş 2 mağlubiyetini de İzmir deplasmanlarında Altay ve Göztepe'ye karşı almış ve ilk yarının sonunda rakipleri Fenerbahçe ve Galatasaray ile aynı puanı alıp averaj ile 2. sıraya oturmuştur.

İkinci yarıya kötü başlayan Beşiktaş, Galatasaray ve Boluspor galibiyetleriyle ikinciiğe kadar çıkmıştır.

Lider Fenerbahçe'yi geçip, şampiyon olmak için rakibini yenmesi gereken Beşiktaş, 1-1 berabere kalmış ve ligi sarı lacivertli ekibin 3 puan gerisinde, 40 puan ile 2. bitirmiştir.


Bir önceki sezon, son haftalara kadar şampiyonluğun iddialı yolcularından olan takım, 1974-75 sezonunda, kadrosunda pek bir değişikliğe gitmeden, lige iyi bir başlangıç yapmıştır.

Ancak UEFA Kupası'nda, Steagul Roşu'ya elenmesinden sonra ligde de 3 hafta galibiyet alamayıp şampiyonluktan uzaklaşan Beşiktaş'ın teknik adamı Metin Türel takımı bırakmış ve yeni hoca bulunana dek 4 maç eski futbolcu Kaya Köstepen takımı çalıştırmıştır. Aralık 1974'te, Alman Horst Buhtz göreve başlamıştır.

İkinci yarıya iyi başlayan Beşiktaş, ligin son maçlarında aldığı mağlubiyetler ile sezonu 33 puanla 5. sırada bitirmiştir.

Takım bu sezon derbilerde hiç yenilgi yaşamadan, 2 beraberlik 2 galibiyet ile rakiplerini atlatmayı bilmiştir.


Ayrıca bu sezon, Beşiktaş, Türkiye Kupası'nda, iki maç üzerinden oynanan final müsabakasında Trabzonspor'u toplamda 3-0 mağlup ederek kupayı müzesine götürmüştür.


1975-76 sezonunda, geçen sezon görevi devralan Alman Horst Buhtz ile iddialı transferler yapılmış, Beşiktaş ilk 5 maçında sadece 2 beraberlik alınca, Buhtz görevinden alınarak yerine Gündüz Tekin Onay getirilmiştir.

Ancak durum düzelmemiş ve ilk yarıyı Beşiktaş, 16 takımlı ligde 15. olarak bitirebilmiştir.

İkinci yarının başında Balıkesirspor'u 1-0 yenen takım, sonraki 14 maçta 1 galibiyet 1 mağlubiyet ve 12 beraberlik almıştır.

Sezon sonunda Beşiktaş, 25 puanla küme düşen Ankaragücü ve Balıkesirspor'un 2 puan üstünde kalarak 11. olmuştur.


Kupa Galipleri Kupası'nda, 1. Tur'da İtalya'nın Fiorentina takımı ile eşleşmiş; rakibine her iki maçta da 3-0'lık skorla yenilerek kupaya veda etmiştir.


1976-77 sezonunda Beşiktaş, geçen sezonu hafızasından silmek adına bol miktarda transfer yapmış ve sezon ortasında takıma dahil olan teknik adam Gündüz Tekin Onay ile lige devam etme kararı almıştır.

İstikrarsız bir performans gösteren siyah beyazlı ekip, ilk yarıyı lider Trabzonspor'un 6 puan gerisinde 5. olarak bitirmiştir.

İkinci yarının 3. haftasında gelen Boluspor beraberliği ile Onay istifa edince, takımı sezon sonuna dek Yardımcı Antrenör İsmet Arıkan çalıştırmıştır.

Beşiktaş, sezonu 33 puanla 4. olarak tamamlamıştır.


1977-78 sezonunda, yine takımda birçok transferle yeniliğe gidilmiş, teknik adam olarak da eski teknik direktörü Yugoslav Milovan Ćirić ile anlaşmıştır.

Ancak lig başlamadan kısa süre önce, eşinin geçirdiği kaza nedeniyle ülkesine dönen ve 2 ay dönemeyeceğini belirten Ciric'le yollar ayrılmış, yeni teknik direktör bulana dek takımı Recep Adanır çalıştırmıştır.

Ancak Beşiktaş, önündeki 3 maçta da galibiyet alamayınca, 4. haftadan itibaren takımın başına başka bir Yugoslav olan Miloş Milutinoviç gelmiştir.

İlk maçını kazansa da 2. maçını kaybedince, Beşiktaş 5. haftada lig sonunculuğunu görmüştür.

Sezon sonuna doğru toparlanan siyah beyazlılar, dördüncülüğe yükselmiş fakat ligi 32 puanla 5. olarak tamamlamıştır.


1978-79 sezonunda, takıma, ekonomik kriz nedeniyle yabancı teknik adam yasağı gelince Milutinoviç takımdan ayrılırken, yerini Doğan Andaç almıştır.

Yine birçok transfer yapan takım, Paunoviç'in yanında Türk asıllı Fin oyuncu İsmail Atik'i almıştır.

Bu değişikliklere rağmen, ligin ilk yarısını orta sıralarda bitirmiş; devre arasında altyapıdan bazı oyuncuları takıma dahil etse de yine ortalama geçirdiği 2. yarının son 4 maçını da kaybedince ligi 29 puanda kalıp 9. bitirmiştir.


1979-80 sezonunda, takım yine istediği performansı yakalayamamıştır.

Teknik direktörlüğe takımın altyapısını düzenleyen Serpil Hamdi Tüzün'ü getiren Beşiktaş, bu sezon da takımın çoğunu yenilemiştir.

İlk 2 hafta galibiyet alamasa da 5. hafta lig ikinciliğine dek çıkmayı başarmıştır.

İlk yarıyı 4. olarak bitiren Beşiktaş, son maçlardaki puan kayıplarıyla tarihinde 2. kez küme düşme tehlikesi yaşamış, son haftaya 13. sırada giren takım, Zonguldakspor'u 1-0 yenerek ligde kalmıştır.

Siyah beyazlı ekip, sezonu 29 puanla 11. sırada tamamlamıştır.


1980-81 sezonuna, eski teknik direktörü Metin Türel ile başlayan Beşiktaş, ilk 4 haftada 1 galibiyet, 2 beraberlik ve 5-0'lık bir Bursaspor yenilgisi alınca Türel istifa etmiştir.

Takımı geçici bir süre yardımcı teknik adam Enver Katip çalıştırmaya başlamış, bu dönemde Beşiktaş, teknik adam olarak 1968'de Beşiktaş'tan ayrılan Ljubisa Spajic ile anlaşma sağlamıştır.

Ancak Katip'in çalıştırdığı Beşiktaş, Fenerbahçe'ye 1-0 yenilince Spajic takımda başarısız olacağını düşünüp ayrılmış, yerine ise Beşiktaş'ın eksi futbolcularından Yugoslav Đorđe Milić gelmiştir.

İlk yarının sonuna dek toparlanamayıp 13. sırada kalan takım, ikinci yarı çok puan toplayarak 31 puanla beşinciliğe kadar yükselmiştir.


6. Kez Süper Lig Şampiyonu Olan Kadro (1981-82)

1981-82 sezonu artık Beşiktaş’ın 14 yıl süren talihsizliği üzerinden atacağı sezon olacaktı...

Miliç, geçen sezon takımda istikrarı sağladıktan sonra ufak transferlerle takımın iskeletini bozmamıştır.

Lige iki galibiyetle başlayan Beşiktaş, daha sonra 5 beraberlik alarak yarıştan biraz uzaklaşmıştır.

İlk yarıyı, Fenerbahçe'nin 4 puan gerisinde 5. olarak bitiren takım,

2. yarıya galibiyetlerle başlayarak liderliği yakalamıştır.


Trabzonspor ile şampiyonluk yarışında olan Beşiktaş, ligin bitime bir hafta kala İstanbul'da rakibi ile oynamış ancak maç 0-0 berabere bitince, siyah beyazlılar son haftaya rakibinin 1 puan önünde girmiştir.

Şampiyonluk mücadelesi veren takım, deplasmanda Eskişehirspor ile son maçını yapmış; 31. dakikada öne geçen Beşiktaş, 52. dakikada gol yemiş fakat 73. dakikada Ziya Doğan'ın attığı golle, 2-1 öne geçmiştir.

Ancak daha sonra tribünlerde çıkan olaylar ve hakemlere atılan yabancı maddeler nedeniyle maç tatil edilmiş ve ardından Beşiktaş hükmen galip ilan edilerek 4. lig şampiyonluğunu kazanmıştır.


Ayrıca, 1981 yılı, kulüp ve taraftarlarca oldukça sevilip, görevine halen devam etmekte olan malzemeci Süreyya Soner’in işbaşı yaptığı yıldır.


1982-83 sezonunda, kadrosunu çok değiştirmeyen ve Teknik Direktör Miliç ile yola devam eden geçen senenin şampiyonu Beşiktaş, 3. haftada liderlik koltuğuna oturmuştur.

Ayrıca, Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası 1. turunda yarışan takım, rakibi Aston Villa'ya karşı ilk maçı deplasmanda 3-1 kaybedip, 2. maçı ise seyircisi önünde 0-0 berabere tamamlayarak kupadan elenmiştir.

İlk devreyi lider Fenerbahçe'nin 5 puan gerisinde bitiren siyah beyazlılar, 2. yarının son deplasman maçı dışında deplasman galibiyeti alamayınca yarıştan kopmuş ve ligdeki son üç maçını kazanmasına rağmen 39 puanla lig beşincisi olmuştur.


1983-84 sezonunda, hala 2 sene önceki şampiyon kadrosuna çok dokunmayan Miliçli Beşiktaş, sezon öncesi Yugoslavya'dan Şekerbegoviç ve Arnavutoviç'i takıma katmıştır.


İlk yarının ortalarında aldığı 8 maçlık galibiyet serisi ile 4 hafta liderlikte kalan takım, o serinin ardından 6 maçlık gol atamama serisine yakalanınca dördüncülüğe kadar iniş yaşamıştır.

Bu seri sonrası yine toparlanacak gibi olsa da önündeki 5 maçı da golsüz tamamlayınca şampiyonluk yarışından kopmuş ve Miliç istifasını vermiştir.

Son haftalarda Ziya Taner'in çalıştırdığı takım, sezonu lider Trabzonspor'un 6 puan gerisinde, 44 puan ile 4. sırada tamamlamıştır.


1984-85 sezonunda, önceki sezon Fenerbahçe'den ayrılan Stankoviç ile yola çıkılmıştır.

Beşiktaş 6. haftada liderliğe yükselmiş, iki maç üst üste aldığı yenilgiyle bir ara hedeften uzaklaşsa da ilk yarıyı Fenerbahçe'nin 1 puan önünde lider bitirmiştir.


İkinci yarı Beşiktaş ve Fenerbahçe ikilisi rakipleriyle farkı açmış ancak, Beşiktaş deplasmanda Orduspor'a 1-0 yenildikten sonra üç maç üst üste beraberlik alınca Fenerbahçe ile puan farkını azaltmıştır.

Bu beraberlik serisini Denizlispor galibiyetiyle sonlandırdı derken Altay ve Gençlerbirliği beraberlikleri sonucu Fenerbahçe averajla liderliğe yükselen taraf olmuştur.

Sonraki hafta ise Beşiktaş, Fenerbahçe ile karşılaşmış ve maç 2-2 beraberlikle sonuçlanmıştır.

Sonraki iki haftada takımlar maçlarını kazanınca Beşiktaş, 10 gol eksik kalan averajı sonucu 50 puan ile 2. olmuştur.


Bu sezon Beşiktaş'ın efsanevi üçlüsü Metin-Ali-Feyyaz'ın beraber oynadığı ilk sezondur.


7. Kez Süper Lig Şampiyonu Olan Beşiktaş Kadrosu (1985-86)

1985-86 sezonu, Beşiktaş yine Stankovic yönetiminde lige başlamıştır.

Sezona beraberliklerle adım atan takım, ilk yarının sonlarında bir galibiyet serisi yakalayıp, ilk yarıyı, kendisi gibi hiç mağlubiyeti bulunmayan rakibi Galatasaray'ın bir gol averajı önünde lider bitirmiştir.


24. maçında Samsunspor'a yenilen takım, geçen sezon başlamış olan 33 maçtır yenilmeme serisini böylelikle bitirmiş olur.


27 Nisan 1986'da, Beşiktaş, Orduspor'u 5-1 yenip, Galatasaray da Zonguldakspor ile 0-0 berabere kalınca, siyah beyazlılar averajla tekrar liderliğe yükselmiştir.

Sonraki hafta oynanan Beşiktaş-Galatasaray maçı berabere bitmiş. son 4 hafta iki takım da maçlarından galip çıkmıştır.

Fakat lig bitiminde yüzü gülen taraf Beşiktaş olmuş, geçen sene averajla Fenerbahçe'ye kaybettiği şampiyonluğu bu sezon 56 puan ve 7 averaj üstünlüğüyle kazanmayı başarmıştır.


1986-87 sezonuda, Beşiktaş'ın geçen seneki şampiyonluğunda önemli katkılar sağlayan isimlerden teknik adam Branko Stankovic, beklenmedik bir şekilde ezeli rakip Fenerbahçe'ye; golcü forvet Kovaçeviç de diğer rakip Galatasaray'a transfer olunca Beşiktaş, kadroya pek dokunmamış ve takımın başına, 1977-78 sezonunda takımı yöneten Yugoslav Miloş Milutinoviç'i getirmiştir.


Yabancı olarak da iki Yugoslav oyuncu Jurkovic ve Paprica transfer edilmiştir.


Lige iyi ama istikrarsız sonuçlar alarak başlayan takım, ilk yarının sonunda Galatasaray'ın 2 puan gerisinde, 2. sırada yer almaktaydı.

2. yarıda ise 10 maç üst üste galibiyet alarak, 1959-60 sezonunda kırdığı 13 maç üst üste galibiyet rekoruna yaklaşmıştır.

Ancak Galatasaray'a yenilince, lider Beşiktaş ve Galatasaray'ın puanları eşitlenmiş ancak averaj Beşiktaş lehine kalmıştır.

Siyah beyazlı ekip, daha sonra puan farkını ikiye çıkarsa da sezonun bitmesine üç hafta kala, 24 Mayıs 1987'de Beşiktaş, Malatyaspor deplasmanında beklenmedik bir yenilgi almış ve Galatasaray ile puanlar eşitlenmiştir.

Sonraki hafta, 31 Mayıs 1987'de Beşiktaş, kendi sahasında Denizlispor'a karşı 1-0 önde giderken, 85. dakikada Denizlisporlu Erol Tolga frikikten golü atınca, maç 1-1 sona ermiş ve Galatasaray'ın galibiyetiyle, son haftaya Galatasaray bir puan önde girmiştir.

Son hafta iki takım da maçlarını kazanınca Beşiktaş, şampiyonluğu kaybederek, ligi liderden 1 puan geride, 53 puanla 2. sırada tamamlamıştır.


3 puanlık sisteme başlanan dönem olan 1987-88 sezonunda Beşiktaş, geçen sezon son maçlarda şampiyonluğun kaybedilmesi nedeniyle teknik direktör değişikliğine gitmiş ve takımda uzun süre görev yapacak Gordon Milne başa gelmiştir.

Lige çok iyi başlayan Beşiktaş, ilk 9 maçta 8 galibiyet ve 1 beraberlik alarak liderliği yakalamış; fakat daha sonradan birçok beraberlik alması nedeniyle ilk yarının sonunda Galatasaray'ın bir puan gerisinde 2. kalmıştır.

Beşiktaş'ın, liderliği yeniden yakalaması 26. haftayı bulmuştur.

31. hafta Trabzonspor deplasmanında, siyah beyazlılar maçı 3-2 galip götürürken, Erman Toroğlu'nun Beşiktaş lehine verdiği bir penaltı sonucu saha karışmış ve tatil edilen maçı Beşiktaş, hükmen 3-0 kazanmıştır.

Ancak son 6 haftada, 1 galibiyet 3 beraberlik ve 2 mağlubiyet alan takım, Galatasaray tarafından geçilince, ligi 78 puanla 2. sırada tamamlayabilmiştir.


1988-89 sezonunda, Gordon Milne ile yoluna devam eden Beşiktaş, bu sezon kadrosuna İngiliz oyuncu Les Ferdinand'ı kiralık olarak katmıştır.

İlk yarıda çok başarılı bir performans gösteren takım, devreyi Fenerbahçe'nin 1 puan önünde namağlup olarak tamamlamıştır.

18 Mart 1989'da Fenerbahçe'nin sahasında oynanan Beşiktaş-Fenerbahçe Derbisi öncesi Beşiktaş 59, Fenerbahçe 58 puanda idi.

Beşiktaş 15. dakikada 1-0 öne geçse de maç sonunda Fenerbahçe'ye 2-1 yenilmiş, sezonun ilk yenilgisini almakla kalmayan takım, rakibinin de 2 puan gerisine düşmüştür.

Son haftalara kadar devam eden yarışta, Beşiktaş son 3 maçta bir beraberlik, iki mağlubiyet alınca fark açılmış ve geçen sezonki gibi 2. olmuştur.


İkinci yarının ilk maçında Malatya'ya giden Samsunspor kafilesi kaza geçirip, teknik direktörü ve iki futbolcusu hayatını kaybettiği için ligden çekilen Samsunspor ile oynanacak maç 3-0 Beşiktaş lehine hükmen sonuçlanmış, takım lider Fenerbahçe'nin 10 puan gerisinde, 83 puanla lig ikincisi olmuştur.


8. Kez Süper Lig Şampiyonu Olan Beşiktaş Kadrosu (1989-90)

1989-90 sezonunda, ilk 2 haftayı galibiyetle kapatan Beşiktaş, sonraki 3 maçta 2 mağlubiyet ve 1 beraberlik alınca taraftarlarını tedirgin etmeye başlamıştır.

Ancak 15 Ekim 1989'da, ligin 6. haftasında Adana Demirspor'u Metin-Ali-Feyyaz'ın golleriyle 10-0 yenen Kara Kartal, hem Türkiye Ligi'nin en farklı galibiyet rekorunu kırmış hem de tekrardan moral toplamıştır.


Ligin ilk yarısının sonlarında Sakaryaspor'u 7-0 yenen takım, sonraki hafta da ezeli rakibi Fenerbahçe'yi, deplasmanda 5-1 mağlup ederek, farklı skorlar kaydetmeye devam etmiştir.

İkinci yarıda da başarılı performansını sürdüren Beşiktaş, bir ara deplasmanda Ankaragücü'ne 1-0 yenildiği için 1 haftalığına liderliği Fenerbahçe'ye kaptırsa da sezonu 75 puan ile şampiyon olarak tamamlamayı başarmıştır.


Ayrıca, bu sezon, 28 kez fileleri havalandıran Feyyaz Uçar, Süper Lig'in gol kralı olmuştur.


9. Kez Türkiye Süper Lig Şampiyonu Olan Beşiktaş Kadrosu (1990-91)

1990-91 sezonunda, Beşiktaş, en yakın rakibi Galatasaray ile puan farkını 5'e yükseltmiş ve sezonu 69 puan ile lider tamamlayarak üst üste 2. lig şampiyonluğunu elde etmiştir.


Federasyon Kupası'nda çeyrek finalde Galatasaray'a, Şampiyon Kulüpler Kupası'nda da ilk turda Malmö'ye elenmiştir.


1991-92 sezonunda da ligi, 76 puan ile lider tamamlayan Beşiktaş, üst üste 3 şampiyonluk yaşamış olup, ligde namağlup şampiyon olan tek takım ünvanı almıştır.


Federasyon Kupası'nda yarı finalde Trabzonspor'a, Şampiyon Kulüpler Kupası'nda da ilk turda PSV'ye elenmiştir.



1992-93 sezonunda, Türkiye 1. Futbol Ligi, Türkiye Kupası ve UEFA Şampiyonlar Ligi'nde mücadele etmiştir.

Geçen sezonki şampiyonluğuyla UEFA Şampiyonlar Ligi'ne katılan ilk Türk Takımı olmuştur.

Beşiktaş, 1992-93 sezonunda Türkiye 1. Futbol Ligi'ni averaj farkıyla, Galatasaray'ın arkasından 66 puanla 2. bitirmiştir.


Ayrıca Türkiye Kupası'nda finalde Galatasaray'a, Şampiyon Kulüpler Kupası'nda da ilk turda Göteborg'a elenmiştir.


1993-94 sezonunda, Türkiye 1. Futbol Ligi, Türkiye Kupası ve UEFA Kupa Galipleri Kupası'nda mücadele eden Beşiktaş, sezonun ilk yarısını 5. bitirmiş ve devre arası teknik direktörlüğe Christoph Daum'u getirmiştir. Sezon sonunda 54 puanla dördüncülüğe yükselen takım, Türkiye Kupası'nda finalde Galatasaray'ı eleyerek kupa şampiyonu olmuş; UEFA Kupa Galipleri Kupası'nda da 2. turda Ajax'a elenmiştir.


11. Kez Süper Lig Şampiyonu Olan Beşiktaş Kadrosu (1994-95)

1994-95 sezonunda, takımın golcü ismi Feyyaz Uçar’ın, yönetim ile yaşadığı bir anlaşmazlık sonucu, Beşiktaş ile ilişkisi kesilmiş ve Uçar, Fenerbahçe’ye transfer olmuştur.

Siyah beyazlılar, 1994-95 sezonunda, topladıkları 79 puan ile Türkiye 1. Futbol Ligi'nde 9. kez şampiyon olmuştur.


Ayrıca, Türkiye Kupası'nda 6. turda Bursaspor'a, UEFA Kupa Galipleri Kupası'nda da 2. turda Auxerre'a elenmiştir.


1995-96 sezonunda ligi, Türkiye 1. Futbol Ligi'ni Fenerbahçe ve Trabzonspor’un altında, 69 puan ile 3. olarak bitirirken, Türkiye Kupası'nda çeyrek finalde Galatasaray'a ve UEFA Şampiyonlar Ligi'nde de ön elemede Rosenborg'a elenmiştir.


Beşiktaş, 1996-97 sezonunda, Türkiye 1. Futbol Ligi'ni, lider Galatasaray'ın 8 puan gerisinde, 74 puanla 2. bitirmiştir.


Türkiye Kupası'nda yarı finalde Kocaelispor'a elenmiş ve UEFA Kupası'nda da 3. tura kadar gelen takım ve bu turda Valencia'yı geçememiştir.


1997-98 sezonunda, Christoph Daum ile yollar ayrılarak teknik direktörlüğe, John Toshack getirilmiştir.

Takım bu sezon, ligi 48 puan ile 6. tamamlarken, Türkiye Kupası'nda, Galatasaray'a üstünlük kurarak, müzesine taşımayı başarmıştır.

UEFA Şampiyonlar Ligi'nde de ön elemeyi geçip gruplara kadar gelmiş ancak gruplarda 6 puan toplayarak 3. olmuştur.


1998-99 sezonunda Beşiktaş, ligi bir puan farkla rakibi Galatasaray’ın altında, 77 puanla 2. olarak bitirmiştir.

Takım, Türkiye Kupası finalinde de Galatasaray’a mağlup olmuş ve UEFA Kupa Galipleri Kupası'nda 2. turda elenmiştir.

Ligin sonlarına doğru teknik direktör koltuğuna Fuat Yaman getirilmiştir.


2000-01 sezonunda, Türkiye 1. Futbol Ligi'ni 64 puanla 4. tamamlayan Beşiktaş, Türkiye Kupası'nda, yarı finalde Gençlerbirliği'ne elenmiş ve UEFA Şampiyonlar Ligi'nde bulunduğu H Grubu'nda 4. olmuştur.

Teknik adam görevine önce İtalyan asıllı Nevio Scala, mart ayının ortalarında ise tekrardan Christoph Daum getirilmiştir.

Ayrıca bu sezon Beşiktaş’ın efsane ismi Süleyman Seba, 16 yıl kesintisiz süren Beşiktaş Başkanlığı görevine veda etmiştir.


Süleyman Seba, Türkiye Futbolu’nun ve Beşiktaşlıların kalbinde yeri dolmayacak bir isim olarak tarihe geçmiştir.


Beşiktaş, 2001-02 sezonunda Süper Lig'i 62 puanla 3. bitirirken, Türkiye Kupası'nda finali görüp, finalde Kocaelispor'a elenerek kupaya uzanamamıştır.


Bu sezon, İlhan Mansız 21 gol ile gol krallığını Arif Erdem ile paylaşmıştır. Ayrıca, takımın sevilen orta sahası Mehmet Özdilek, AC Milan ile yapılan özel bir jübile maçıyla futbolu bırakmıştır.


Kuruluşunun 100. Yılı olan, 2002-03 sezonunda, dönemin Beşiktaş Başkanı Serdar Bilgili, Galatasaray’la ilişiği kesilen teknik adam Mircea Lucescu'yu takımın başına getirmiştir. Takım, Süper Lig'i 85 puan ile şampiyon tamamlarken, Türkiye Kupası'nda, Gençlerbirliği'ne çeyrek finalde; UEFA Kupası'nda ise Lazio'ya yine çeyrek finalde elenmiştir.



Beşiktaş, 2003-04 sezonunda Süper Lig'de ilk yarıyı en yakın takipçisi Fenerbahçe'nin 8 puan önünde namağlup lider bitirmesine rağmen sezon sonunu Fenerbahçe'nin 14 puan gerisinde, 62 puanla 3. olarak kapamıştır.

Türkiye Kupası'nda ise Gaziantepspor'a 3. turda elenmiştir.

Ayrıca UEFA Şampiyonlar Ligi'nde grubunu 3. tamamlayarak UEFA Kupası'na giden takım, 3. turda Valencia'ya elenmiştir.


2004-2005 sezonunda takımın başkanlığına Yıldırım Demirören gelmiştir.

İlk devrenin teknik direktörlüğünde İspanyol asıllı Vicente del Bosque görev alırken, 29 Ocak itibariyle Rıza Çalımbay görevi devralmıştır.

Beşiktaş, bu sezon ligi 69 puanla 4. olarak bitirirken, Türkiye Kupası'nda da Konyaspor'a 3. turda elenmiştir.

Ayrıca UEFA Kupası'nda gruplara kalmış ve grubu 4. tamamlayarak turnuvaya veda etmiştir.


Beşiktaş, 2005-06 sezonunda, Süper Lig'i 54 puanla 3. bitirirken, Fenerbahçe'yi finalde

3-2 geçerek Türkiye Kupası'nı kazanmıştır.

Ayrıca UEFA Kupası'nda gruplara kalmış ve grubu bir önceki seneki gibi 4. bitirmiştir.

Ligin ilk yarısının ortalarında Rıza Çalımbay yerine Jean Tigana teknik direktörlük görevine getirilmiştir.


2006-07 sezonunda, rakibi Fenerbahçe’nin 9 puan altında kalarak 61 puanla ligi 2. olarak bitiren takım, UEFA Şampiyonlar Ligi'ne gitmeye hak kazanmıştır.

Türkiye Kupası’nda ise Kayseri Erciyesspor ile oynanan final maçında rakibine 1-0 üstünlük sağlayarak bir kez daha kupanın sahibi olmuştur.

UEFA Kupası'nda da grubunda 3 puan toplayarak 4. olunca yine gruptan çıkamamıştır.


2007-08 sezonunda teknik direktörlüğe Ertuğrul Sağlam getirilmiştir.

Takım, Süper Lig'i 73 puanla 3. olarak tamamlayıp, UEFA Kupası'na gitmeye hak kazanmıştır.

Türkiye Kupası'nda çeyrek finalde Çaykur Rizespor'a 1-0 mağlup olarak elenmiş; UEFA Şampiyonlar Ligi'nde ise grubunda 6 puanla 4. olarak gruptan çıkamamıştır.


2008-09 sezonunda, devre ortasında teknik direktörlüğe Mustafa Denizli getirilmiş ve Beşiktaş, Turkcell Süper Lig'de 71 puan ile liderlik koltuğuna oturarak, şampiyonluğunu ilan etmiştir.

Türkiye Kupası’nda ise finalde rakibi Fenerbahçe’ye karşı 4-2 galip gelen takım, kupayı müzesine götürerek çifte kupa heyecanı yaşamıştır.

UEFA Kupası'nda işler yolunda gitmemiş, ilk turda Metalist Kharkiv'e elenerek, kupaya veda etmiştir.



2009-10 sezonunda, Beşiktaş, son haftalara kadar sürdürdüğü şampiyonluk ihtimalini gerçekleştiremeyip, Süper Lig'i lider Bursaspor'un 11 puan gerisinde, 64 puanla 4. bitirerek, UEFA Avrupa Ligi'ne katılma hakkı kazanmıştır.

Doğrudan katıldığı Şampiyonlar Ligi'nde ise 5. haftaya kadar gruplardan çıkma şansını, son haftaya kadar da Avrupa Ligi'nde devam etme şansını korusa da İngiltere'deki Manchester United galibiyeti ve Almanya'daki Wolfsburg beraberliğinden kazandığı 4 puan ile grup sonuncusu olmuştur.

Türkiye Kupası'nda ise grubu 4. biterek, bir üst tura çıkamamıştır.

Sene başında Fenerbahçe ile oynadığı Süper Kupa Finalinde de 2-0 mağlup olunca, siyah beyazlılar, sezonu kupasız tamamlamıştır.


2010-11 sezonunda, teknik direktörlüğe Alman asıllı Bernd Schuster ile başlangıç yapan Beşiktaş, ligin ilerleyen zamanlarında Bernd Schuster yerine Tayfur Havutçu’yu getirmiştir.

Kupasız geçen bir sezonun ardından takım, yeni sezona Avusturya'nın St. Johann kasabasında geçirdikleri kamp dönemiyle hazırlık yapmıştır.

Sezonun ilk resmi maçını ise UEFA Avrupa Ligi 2. turunda Faroe Adaları ekibi Víkingur Gøta ile yapmış, maçı Nihat (2) ve Nobre'nin golleriyle 3-0 kazanmıştır.

Devre arasına lig beşincisi olarak giren Beşiktaş, Avrupa Ligi'nde gruplardan çıkmayı da başarmıştır.

Sezon sonunda 54 puan toplayarak yine 5. sırada kalan takım, Türkiye Kupası'nı kazanarak Avrupa kupalarına katılma hakkı elde etmiştir.

İlk kez katıldığı UEFA Avrupa Ligi'nde ise gruplardan ikinci olarak çıkarak son 32'de elenmiştir.


2011-12 sezonunda, kulüp yönetim değişikliğine gitmiş olup, Yıldırım Demirören yerine başkanlık koltuğuna Fikret Orman oturmuştur.

Teknik direktörlük görevine devam eden Tayfur Havutçu’nun yardımcısı olarak Portekiz asıllı Carlos Carvalhal getirilmiştir.

Sezonda yapılan, Bebé, Manuel Fernandes, Júlio Alves gibi transferler ve bir önceki sezonda takıma katılan Ricardo Quaresma, Simao Sabrosave Hugo Almeida ile takımda adeta Portekiz rüzgarları esmektedir.

Takım, mücadeleyi hiç elden bırakmadığı bir sezonun ardından, istediği başarıyı yakalayamayarak ligi, rakiplerinin altında, 55 puanla 4. sırada bitirmiştir.


2012-13 sezonu, Beşiktaş’ın 'Feda Sezonu' olarak tarihe geçmiştir.

Fikret Orman başkanlığındaki takımda, teknik direktörlüğe takımın eski futbolcusu Samet Aybaba getirilmiştir.


Takım, geçen sezon ligi dördüncü bitirerek UEFA Avrupa Ligi'ne katılma hakkı kazanmış; fakat UEFA Tahkim Kurulu, Beşiktaş'ı 1 yıl Avrupa kupalarından men etmiştir. Bunun üzerine, Beşiktaş, CAS'a itirazda bulunmuş fakat CAS da kararın arkasında durmuştur.

Takım, mutsuz yıldızlar, mali sıkıntılar ve borçlar gibi sebeplerle sıkıntı yaşamış; Ricardo Quaresma, Ernst, Rüştü, Aurelio, Simao, Egemen gibi önemli isimler takımdan ayrılmıştır. Küçülme kararının ardından daha çok yerli transferlere ağırlık verilen sezonda, takıma, Oğuzhan Özyakup, Olcay Şahan, Batuhan Karadeniz, Mehmet Akgün, Sinan Kurumuş gibi isimler katılmıştır.


Beşiktaş, sezon öncesi BJK İnönü Stadyumu'nun yıkılıp, yerine yenisinin yapılması konusunda çalışmalar yapmıştır.

Stadyumdaki çalışma boyunca, iç saha maçlarını Türk Telekom Arena'da oynama konusunda birçok yetkili ile görüşmüş fakat Galatasaray'ın izin vermemesi üzerine 2012-13 sezonunda da İnönü Stadyumu'nda oynamasına karar vermiştir.


Süper Lig sezonuna 1-1'lik İstanbul BB beraberliğiyle başlayıp, sezonun ilk yarısında oynadığı on yedi maçtan 8 galibiyet, 6 beraberlik ve 4 mağlubiyet ile ayrılarak ligin

2. sırasında yer almıştır.

İkinci yarıda ise dokuz galibiyet, dört beraberlik ve beş mağlubiyet elde eden takım,

58 puan toplayarak, ligi 3. sırada tamamlamış ve gelecek sezon Avrupa Ligi'nde yer almaya hak kazanmıştır.

Diğer yandan Türkiye Kupası'na 2. turdan katılan siyah beyazlılar, 5. turda elenerek kupaya veda etmiştir.


2013-14 sezonunda, Samet Aybaba ile yollar ayrılarak, teknik direktörlüğe Hırvat asıllı Slaven Bilić getirilmiştir.


Uzun süredir beklenen yıkım onayı gelmiş olup, İnönü Stadı yıkılmaya başlanmıştır.

Açılış golü Süleyman Seba tarafından atılan tarihi stadın kapanış golü, Holosko'nun ayağından, Gençlerbirliği’ne karşı atılmış ve bu maç 3-0 Beşiktaş lehine sonlanmıştır.

Beşiktaş önündeki 3 sezonu, Olimpiyat'tan Ankara'ya, Sarıyer'den Kasımpaşa'ya daha sonra da Başakşehir'e kadar misafir olarak geçirmiştir.


Siyah beyazlılar, sezonu 62 puan ile rakipleri Fenerbahçe ve Galatasaray’ın hemen altında, 3. olarak tamamlamıştır.


UEFA’dan aldığı men cezası ile Avrupa Kupaları’na katılamayan takımın yerine, Play-Off turunda elediği Norveç takımı Tromsö’nün katılması kararlaştırılmıştır.


2014-15 sezonunda takım, Fikret Orman ve Slaven Bilic önderliğinde birçok yeni transfer gerçekleştirmiş;

Chelsea’den Demba Ba, Gaziantepspor’dan Cenk Tosun, Metalist Kharkiv’den Jose Sosa, Rubin Kazan’dan Gökhan Töre, Hamburg’dan Tolgay Arslan, Porto’dan Daniel Opare,

SC Corinthians Paulista’dan Ramon Motta, AIK Solna’dan Alexander Milosevic gibi isimler takıma getirilmiştir.

Chelsea'den gelen Demba Ba, bir sezonda taraftarın adına besteler yapacağı bir isim haline gelmiş ve takımın diğer yeni transferleri de takıma beklenenden çok daha fazla katkı sağlamıştır.


Soma için düzenlenen yardım maçında Chelsea'yi geçen Beşiktaş, Şampiyonlar Ligi elemelerinde oldukça iyi bir mücadele ortaya koymuş; Feyenoord'u deplasmanda 2-1 yenen Kartal, İstanbul'daki maçı, Demba Ba'nın ilk kez 11 başladığı maçta hat trick yapmasıyla 3-1 kazanmış ve Play-Off turuna yükselmiştir.


Fakat Play-Off turunda, ilk maçta 1-0 yenildiği Arsenal karşısında oldukça üstün bir oyun oynamasına rağmen skor bulamayınca turnuvaya veda etmiş ve soluğu Avrupa Ligi'nde almıştır.

UEFA Avrupa Ligi C Grubunda Tottenham, Partizan ve Asteras'ın olduğu gurubu 12 puanla lider tamamlamıştır. Tottenham'ı kendi evinde 1-0 yenen takım, deplasmanda

1-1 berabere kalmış, daha sonra ise Partizan'ı 4-0 yenerek moral bulmuştur. Beşiktaş taraftarı, son 32 turunun en güçlü takımı olarak görülen Liverpool'u kurada kendilerine rakip olarak istemiştir...

Taraftarın gönlünden geçen olmuş, nitekim son 32 turunda Liverpool'la eşleşen Beşiktaş, Anfield'da 1-0 yenildiği rakibini, İstanbul Atatürk Olimpiyat Stadyumu'nda üstün bir oyunla 1-0 yenerek maçı uzatmaya götürmüştür.

Uzatmalarda Beşiktaş direkleri sallasa da gol sesi çıkmamış ve maç penaltılara gitmiştir.

2005 yılında, bu stadyumda, penaltılar sonunda Şampiyonlar Ligi'ni kazanan Liverpool'u penaltılar sonunda 5-4 eleyerek adını 3. tura yazdıran taraf siyah beyazlılar olmuştur.


3. Tur'da Club Brugge ile eşleşen Beşiktaş, her iki maçta da öne geçmesine rağmen rehavete kapılarak üstünlüğünü koruyamamış ve Avrupa Kupaları'ndan da elenerek, bütün odağını lige çevirmiştir.


Son beş haftaya kadar liderliğini sürdüren Kartal, ligi 69 puanla 3. bitirmesinin ardından, sezon sonunda Bilic ile yollar ayrılmış olup, yeni sezona Şenol Güneş ile başlama kararı alınmıştır.


Beşiktaş tarihinin bir sezonda en fazla gol atan yabancı futbolcusu olarak rekor kıran Demba Ba, 13,5 milyon karşılığında Çin’e transfer edilmiştir.

O dönemde, taraftarların aklında iki soru işareti bulunmaktadır, ilki ''Demba Ba yerine gelecek forvet takıma ne kadar katkı sağlayacak'', bir diğeri ise ''stat yeni sezona yetişecek mi'' idi...


Beşiktaş için son birkaç sezon maddi manevi zorluklarla geçmiş, 13 Ağustos 2014 tarihinde, kulübün efsane ismi Süleyman Seba’nın vefatı da camia için oldukça üzücü olmuştur.


2015-16 sezonunda, Fikret Orman yönetimi ve Şenol Güneş teknik direktörlüğündeki takım 16 Ağustos 2015 tarihindeki Mersin İdman Yurdu maçıyla birlikte sezonun ilk resmi karşılaşmasına çıkmış ve 5-2'lik bir galibiyet elde etmiştir.


Portekizli yıldız Ricardo Quaresma ve Jose Sosa takıma dönmüş; Demba Ba’nın boşluğunu doldurmak için, Fiorentina’dan Alman santrafor Mario Gomez kiralanmıştır. Oldukça iyi bir performans sergileyen takım, ev sahibi maçlarını hala Atatürk Olimpiyat Stadyumu ve Başakşehir Fatih Terim Stadyumu’nda oynamaktaydı.


Tarihler 11 Nisan 2016’yı gösterdiğinde, 3 sezondur heyecanla tamamlanması beklenen stat; Vodafone Arena açılmış olup, taraftarlar kendi mabedlerinin tribününde yerlerini nihayet almışlardır.

Yeni stadın açılış maçı Beşiktaş ile Bursaspor arasında gerçekleşmiş olup, siyah beyazlı takımın 3-2 üstünlüğü ile sona ermiştir.

Bu maç ile birlikte, Beşiktaş’ın kendi sahasındaki, 38 galibiyet ve 7 beraberlik ile süren, yenilmezlik serisi de başlamıştır...

Türkiye Kupası'nda çeyrek finalde elenen Beşiktaş, 34 hafta süren lig mücadelesi sonunda normal sezonu 79 puan ve +40 averajla şampiyon tamamlayarak, gelecek sezon UEFA Şampiyonlar Ligi grup aşamasında yer almaya hak kazanmıştır.


Ayrıca Alman yıldız Mario Gomez, forma giydiği 33 maçta 26 gol atarak ligin gol kralı olurken, takımın bir diğer yıldız ismi Jose Sosa 12 asist ile asist krallığına ismini yazdırmıştır.


Bu sezon ile birlikte takımın üzerindeki kara bulutlar dağılmış, taraftarın da tabiriyle o güzel, güneşli günler gelmiş, çatmıştır.


2016-17 sezonunda, siyah beyazlı takım lige, kendi evinde, Alanyaspor’a karşı elde ettiği 4-1'lik galibiyetle başlamıştır.

Mario Gomez takımdan ayrılmış; Demba Ba, Gökhan Töre, Atınç Nükan, Ersan Gülüm gibi isimler takıma geri dönmüştür.

Deportivo la Corina’dan Fabricio Ramirez ve Ryan Babel, Barcelona’dan Adriano Correra, Leicester City’den Gökhan İnler, Benfica’dan Talisca, Porto’dan Vincent Aboubakar ve Fenerbahçe’den Caner Erkin ile Gökhan Gönül takıma katılarak, şampiyon kadro güçlendirilmiştir.

Takım, sezonu 21 galibiyet, 8 beraberlik ve 7 mağlubiyet ile tamamlayarak, 77 puanla üst üste 2. şampiyonluğunu ilan etmiştir.

Cenk Tosun kariyerinin en iyi performanslarından birini sergileyerek, sadece Süper Lig mücadelelerinde çıktığı 33 maçta 20 gol sevinci yaşamış, Portekizli yıldız Quaresma ise yaptığı asistler ile şampiyonluğa epey katkıda bulunmuştur.


Şampiyonlar Ligi’nde B Grubu'nda Napoli, Benfica ve Dinamo Kiev ile eşleşen Beşiktaş,

deplasmanda Napoli'yi 3-2 yenmiş; İstanbul'da 1-1 berabere kalmıştır. Benfica'yla deplasmanda 90+ da Talisca'nın frikik golüyle 1-1 beraberliği yakalamış ve İstanbul'da

ilk yarıda 3-0 geriye düşmesine rağmen 2. yarı harika bir oyun ortaya koyup maçı 3-3'e getirmiştir.

Fakat grubun en zayıf halkası Dinamo Kiev, topladığı 5 puanın 4'ünü Beşiktaş'tan alınca, Kartal, grubu 8 puanlı Benfica'nın 1 puan arkasında 3. tamamlamış ve yoluna UEFA Avrupa Ligi'nde devam etmiştir.


Son 32 turunda Hapoel Beer Sheva ile eşleşen Beşiktaş, ilk maçı deplasmanda 3-1, 2. maçı da İstanbul'da 2-1 kazanarak adını 3. tura yazdırmıştır.

3.turda rakip son 32 turunda Osmanlıspor'u eleyen Olympiakos olmuş, ilk maçta Pire'de 1-1 berabere kalan temsilcimiz, İstanbul'da fişi 4-1'lik sonuçla çekmiş ve çeyrek finale yükselen taraf olmuştur.

Çeyrek finalde, 3.turda Roma'ya 4 atan turnuvanın favori takımı Olympique Lyon ile eşleşmiştir.

İlk maçta deplasmanda çok sayıda Türk taraftarın Fransa'ya deplasmana gitmesi, statın üst tarafının Beşiktaş trübünlerine verilmesi ve iki takım arasında yaşanan olaylardan dolayı karşılaşma 2 saate yakın gecikme ile başlamış ve tüm Avrupa'nın gözü bu maça çevrilmiştir.

Maça oldukça iyi başlayan Beşiktaş, Ryan Babel ile golü de bulmuş fakat maçın son anlarında Kaleci Fabri'nin de hatalarıyla, karşılaşmadan 2-1 mağlup, bir o kadar da hırslı ayrılmıştır.

İstanbul'da yer bulan karşılaşma müthiş bir çekişmeye sahne olmuş; Beşiktaş, Talisca'nın şık golleriyle 2-1 galip gelip maçı uzatmaya taşımıştır.

Uzatma dakikalarında da gol sesi çıkmayınca yarı finale kalacak takımı penaltı atışları belirlemiş ve penaltılar sonucu Lyon 6-7 kazanarak yarı final biletini alan ekip olmuştur.

Fakat Beşiktaş'ın oyuncuları bu sezon Avrupa kupaları konusunda oldukça çok deneyim ve tecrübe edinmiştir...



2017-18 sezonunda takım, başarısı ispatlanmış mevcut kadro üzerinde çok fazla değişikliğe gitmemiştir.

Demba Ba tekrardan Beşiktaş ile yolları ayırmış olup, takıma bu sezonda, Dynamo Kiev’den Domagoj Vida, Inter’den Gary Medel, Sunderland’den Jeremian Lens, Orlando City’den Clyde Larin, Valencia’dan Alvaro Negredo ve Alanyaspor’dan Vagner Love katılmıştır.

Tarihler 5 Temmuz 2017’yi gösterdiğinde Beşiktaş camiası ve taraftarlar yeni bir transferin heyecanı içerisine girmiştir.

Kulüp, kariyerinde pek çok başarıya imza atmış, dünya yıldızı Pepe’yi kadrosuna dahil etmiş; taraftarlar Atatürk Havalimanı’nda büyük bir çoşkuyla yeni transferi karşılamaya gitmişlerdir.

Beşiktaş’ın sahasında yenilmezlik serisi bu sezon da devam etmiş olsa da takım ligi 71 puan ile 4. sırada bitirmiştir.

Bir yandan Şampiyonlar Ligi’nde mücadele eden siyah beyazlılar, grup aşamalarında zorlu bir gruba düşmüş, rakipleri; Porto, Monaco ve Leipzig olmuştur.


İlk maçı Porto’nun evinde 3-1'lık bir skorla kazanan Beşiktaş, 4 galibiyet, 2 beraberlik ile hiç yenilgisiz, lider olarak gruplardan çıkmayı başarmıştır.

Böylece Beşiktaş, Şampiyonlar Ligi’nde,

'Grubu Namağlup Bitiren İlk Türk Takımı',

'Gruplardan Lider Çıkan İlk Türk Takımı' ve

'Grupları En Yüksek Puanla Tamamlayan Türk Takımı' ünvanlarını elde etmiştir.

Kura çekiminde, Alman devi Bayern Münih ile gerçekleşen eşleşme takımı demoralize etse de inanç ve heyecan devam etmiş, hatta sosyal mecradaki karşılıklı tatlı sert atışmalar her iki takım taraftarının da karşılaşmaya olan beklentisini yükseltmiştir.


Takım, Bayern Münih’in evinde gerçekleşen ilk maçı, henüz ilk dakikalarda savunmanın güçlü ismi Domagoj Vida’nın kırmızı kart görmesi ve birtakım hakem hataları ile 5-0 kaybetmiş, rövanş karşılaşmasında ise kendi evinde 3-1'lik bir skor ile mağlup olarak Şampiyonlar Ligi’ne veda etmiştir.


Bir yandan Ziraat Türkiye Kupası’nda mücadele eden siyah beyazlılar, yarı final maçında Fenerbahçe ile eşleşerek 2-2'lik bir skorla sahadan ayrılmıştır.

Maç sırasında yaşanan tatsız olaylar sebebiyle her iki takımdan oyuncular kırmızı kart görmüş, sahaya atılan yabancı maddeler ile Beşiktaş Teknik Direktörü Şenol Güneş yaralanmıştır.

Siyah beyazlılar rövanş maçına çıkmayı reddedince, Fenerbahçe finale yükselmiş ve Beşiktaş sonraki sene için kupadan men edilmiştir.


2018-19 sezonunda, kadroda büyük çapta değişiklikler olmamış; Fabricio, Anderson Talisca gibi oyuncular takımdan ayrılırken, Liverpool’den Loris Karius, PSV Eindhoven’den Nicolas Mirin, CD Cruz Azul’den Enzo Roco, Eskişehirspor’dan Dorukhan Toköz, Torino’dan Adem Llajic, Borussia Dorthmund’dan Shinji Kagawa, Bayer Leverkusen’den Güven Yalçın ve Trabzonspor’dan Burak Yılmaz gibi isimler kadroya dahil edilmiştir. Ligin 3. haftası evinde Antalyaspor’a 3-2 mağlup olmasıyla, lig maçlarında evinde yenilme serisi son bulan takım, ligi 65 puan ile 3. olarak tamamlamıştır.

Avrupa Kupaları’nda başarılı bir performans sergileyemeyen Kartal, gruplardan çıkamamıştır.

Beşiktaş, cezası nedeniyle bu sezon Ziraat Türkiye Kupası’nda boy gösterememiştir.


2019-20 sezonunda, 2015-16 sezonundan bu yana Beşiktaş'ta görev alan Şenol Güneş,

1 Haziran 2019 itibariyle Türkiye Millî Futbol Takımı'nın teknik direktörü olunca boşta kalan teknik direktörlük vazifesini Başakşehir’de başarılı performansıyla göz dolduran Abdullah Avcı devralmıştır.


Sezonun ilk maçına 3-0 Sivasspor yenilgisiyle başlayan siyah beyazlı takım, ilk 10 maçta 4 galibiyet, 3 mağlubiyet ve 3 beraberlik alarak lige istediği başlangıcı yapamamıştır.

Yeni sezonla birlikte, takımda, mali problemler ve performans sıkıntıları baş göstermiştir.

24 Eylül 2019 tarihinde yaptığı basın toplantısında, kulübün 33. başkanı Fikret Orman istifa kararı aldığını açıklamış; 20 Ekim 2019 tarihinde yapılan olağanüstü seçimli genel kurul toplantısında ise yeni başkan olarak Ahmet Nur Çebi, Beşiktaş'ın başına geçmiştir.

24 Ocak 2020'de kulüpten yapılan açıklamada Abdullah Avcı'nın görevine son verildiği ve yerine takımın sevilen eski oyuncusu Sergen Yalçın ile 1,5 yıllık sözleşme imzalandığı duyurulmuştur.


Ligin son haftalarında yükselişe geçen Beşiktaş, son 4 haftanın tüm müsabakalarından galip ayrılınca, ligi şampiyon Başakşehir ve Trabzonspor'un arkasından 62 puanla 3. sırada tamamlamıştır.


2020-21 sezonunda, eski oyuncu yeni teknik direktörü Sergen Yalçın eşliğinde kadroda güçlenmeye giden siyah beyazlılarda, Caner Erkin, Gökhan Gönül, Burak Yılmaz, Karius gibi isimlerle yollar ayrılırken Cenk Tosun, Aboubakar, Gökhan Töre takıma tekrardan katılmıştır. Rachid Ghezzal, Valentin Rosier, N'Sakala ve Welinton ise dikkat geçen yeni transferler olmuştur.


Sezona, deplasmandaki 3-1'lik Trabzonspor galibiyetiyle başlayan Beşiktaş, sonraki 3 haftada yalnızca 1 puan cebine koyarak lig sıralamasında geriye düşmüş ancak moralini yitirmemiştir. Üst üste üçlük, beşlik ve altılık galibiyet serileri yakalayan takım, sezonun muhtemel şampiyonu olarak görülürken ligin son haftaları gelen Galatasaray ve Karagümrük mağlubiyetleri, siyah beyazlıların, Galatasaray ile arayı kapatmasına neden olmuştur. Son haftaya her ikisi de 81 puan ile giren ezeli rakiplerden Beşiktaş, 2-1'lik, Galatasaray ise 3-1'lik bir galibiyet almış ve Beşiktaş, 1 averaj fark ile 16. şampiyonluğunu elde etmeyi başarmıştır. Sergen Yalçın böylelikle teknik direktörlük kariyerinin ilk Süper Lig kupasını Beşiktaş ile birlikte kaldırmıştır.


İLGİNİZİ ÇEKECEK BENZER İÇERİKLER


İlgili Yazılar

Comments


bottom of page